Savaş Serbest Muhasebecilik Mali Müşavirlik Ltd.Şti.

BLOG

6183 Sayılı Kanunun 48. Maddesi Kapsamında Tecil ve Taksitlendirme Uygulaması

6183 Sayılı Kanunun 48. Maddesi Kapsamında Tecil ve Taksitlendirme Uygulaması

Türkiye'de kamu alacaklarının tahsiline ilişkin esaslar, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile düzenlenmiştir. Bu kanun, devletin vergi, resim, harç, ceza gibi alacaklarının tahsilat süreçlerini belirlerken, aynı zamanda borçluların mali durumlarını gözeten bazı esneklikler de sunmaktadır. Bu esnekliklerden biri, Kanunun 48. maddesinde yer alan tecil ve taksitlendirme müessesesidir. Tecil ve taksitlendirme, borçluların ödeme güçlüğü çektiği durumlarda kamu alacaklarının tahsilini kolaylaştırmak ve borçluyu korumak amacıyla geliştirilmiş bir uygulamadır. Bu yazıda, 6183 sayılı Kanunun 48. maddesi kapsamında tecil ve taksitlendirme uygulamasının temel esasları, şartları, süreci ve pratikteki etkileri detaylı bir şekilde ele alınacaktır.

Tecil ve Taksitlendirme Kavramı

Tecil, kamu alacağının vadesinde ödenmesi yerine, belirli bir süre ertelenmesi anlamına gelir. Taksitlendirme ise bu ertelenen borcun, belirli bir ödeme planı çerçevesinde eşit veya değişken taksitlerle ödenmesini ifade eder. 6183 sayılı Kanunun 48. maddesi, bu iki kavramı bir arada düzenleyerek, borçluların mali yükünü hafifletmeyi ve devletin alacağını tahsil etme şansını artırmayı hedefler. Bu madde, özellikle ödeme zorluğu çeken mükelleflerin icra ve haciz gibi zorlayıcı yöntemlerle karşılaşmadan borçlarını yapılandırmasına olanak tanır.
Maddeye göre, kamu alacağının vadesinde ödenmesi veya zorla tahsil edilmesi borçluyu "çok zor duruma" düşürecekse, tecil ve taksitlendirme yapılabilir. Ancak bu imkan, belirli şartlara ve yetkili makamların değerlendirmesine bağlıdır. Tecil süresi, borçlunun mali durumuna ve alacağın niteliğine göre değişkenlik gösterebilir; ancak genellikle 12 ayı aşmamak üzere belirlenir. Bazı özel durumlarda, Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından yayımlanan iç genelgelerle bu süre uzatılabilir veya kısaltılabilir.
Tecil ve Taksitlendirmenin Yasal Dayanağı
6183 sayılı Kanunun 48. maddesi, tecil ve taksitlendirme yetkisini düzenleyen temel hükümdür. Madde şu şekildedir: "Devlete ait amme alacaklarının vadesinde ödenmesi veya haczin tatbiki veyahut haczolunmuş malların paraya çevrilmesi amme borçlusunu çok zor duruma düşürecekse, borçlu tarafından yazı ile istenmiş olmak ve Maliye Bakanlığınca uygun görülmek koşuluyla, alacaklar faiz ve teminat alınarak tecil olunabilir." Bu hüküm, tecilin borçlunun talebine ve yetkili makamın onayına bağlı olduğunu açıkça ortaya koyar.
Ayrıca, madde kapsamında tecil edilen alacaklara bir faiz uygulanır. Bu faiz, "tecil faizi" olarak adlandırılır ve yıllık bazda belirlenir. 2025 itibarıyla tecil faiz oranı, Resmi Gazete’de yayımlanan tebliğlerle güncellenmekte olup, genellikle piyasa koşullarına ve ekonomik duruma göre şekillenmektedir. Örneğin, 21 Mayıs 2024 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Tahsilât Genel Tebliğine göre tecil faiz oranı yıllık %48 olarak belirlenmiştir. Bu oran, basit faiz usulüyle hesaplanır ve borçlunun ödeme planına yansıtılır.

Tecil ve Taksitlendirme Şartları

Tecil ve taksitlendirme uygulamasından yararlanabilmek için belirli şartların yerine getirilmesi gerekmektedir. Bu şartlar, hem borçlunun mali durumunu hem de alacağın niteliğini dikkate alır:
  1. Çok Zor Durum Hali: Tecil talebinin kabul edilmesi için borçlunun "çok zor durumda" olduğunun kanıtlanması gerekir. Bu durum, likidite oranları kullanılarak tespit edilir. Bilanço esasına göre defter tutan borçlular için likidite oranı "Dönen Varlıklar – Stoklar / Kısa Vadeli Yabancı Kaynaklar" formülüyle, işletme hesabı esasına göre defter tutanlar için ise "Kasa + Banka + Kısa Vadeli Alacaklar / Kısa Vadeli Borçlar" formülüyle hesaplanır. Bu oran, borçlunun ödeme kapasitesini gösterir ve genellikle serbest muhasebeci mali müşavirler veya yeminli mali müşavirler tarafından hazırlanan bir "çok zor durum raporu" ile belgelenir.
  2. Yazılı Başvuru: Borçlu, tecil ve taksitlendirme talebini yazılı olarak ilgili tahsil dairesine bildirmelidir. Bu başvuru, "6183 Sayılı Kanunun 48. Maddesi Kapsamında Tecil Talep Formu" ile yapılır ve borçlunun mali durumunu gösteren belgelerle desteklenir.
  3. Teminat Şartı: Tecil edilen borç miktarı belirli bir tutarı (örneğin 500.000 TL’yi) aşarsa, borçludan teminat göstermesi istenebilir. Teminat, gayrimenkul ipoteği, banka teminat mektubu veya benzeri güvenceler şeklinde olabilir. Ancak, borç miktarı bu tutarın altındaysa teminat aranmaz.
  4. Peşinat Ödemesi: Taksitlendirme işleminde, borçludan genellikle borcun %10’u oranında bir peşinat talep edilir. Bu peşinat, tecil işleminin başlangıç noktasıdır ve ödeme planı kalan borç üzerinden şekillenir.
  5. Tecil Edilemeyen Alacaklar: Bazı kamu alacakları, tecil kapsamına alınmaz. Örneğin, geçici vergi, özel tüketim vergisi, banka ve sigorta muameleleri vergisi gibi alacaklar genellikle tecil edilemez. Ancak katma değer vergisi, 2016 yılında yayımlanan bir iç genelgeyle tecil kapsamına dahil edilmiştir.
Tecil ve Taksitlendirme Süreci

Tecil ve taksitlendirme süreci, borçlunun başvurusundan itibaren şu adımlarla ilerler:
  1. Başvuru ve Belge Sunumu: Borçlu, ilgili vergi dairesine veya SGK birimine yazılı başvuru yapar. Başvuruda, çok zor durum raporu, mali durum bildirimi ve talep edilen taksit sayısı gibi bilgiler yer alır.
  2. Değerlendirme: Yetkili makam (vergi dairesi müdürü, defterdar veya Gelir İdaresi Başkanlığı), borçlunun mali durumunu değerlendirir. Likidite oranları ve sunulan belgeler incelenerek "çok zor durum" hali tespit edilir.
  3. Karar ve Ödeme Planı: Başvuru onaylanırsa, tecil süresi ve taksit sayısı belirlenir. Ödeme planı, peşinat ve tecil faizi dikkate alınarak hazırlanır. Örneğin, 100.000 TL’lik bir borç için %10 peşinat (10.000 TL) ödenir ve kalan 90.000 TL, 12 ayda eşit taksitlerle tahsil edilir.
  4. Uygulama ve Takip: Borçlu, ödeme planına uymak zorundadır. Taksitlerden birinin vadesinde ödenmemesi durumunda, tecil bozulur ve kalan borç muaccel hale gelir. Bu durumda, icra ve haciz işlemleri devreye girebilir.
Tecil ve Taksitlendirmenin Avantajları

Bu uygulama, hem borçlu hem de devlet açısından çeşitli avantajlar sunar:
  • Borçlu Açısından: Mali zorluk çeken mükellefler, borçlarını yapılandırarak icra ve hacizden korunur. Ayrıca, SGK borçları için tecil yapan işverenler, istihdam teşviklerinden yararlanmaya devam edebilir.
  • Devlet Açısından: Alacakların tahsilat oranı artar ve uzun vadede gelir kaybı önlenir. Zorlayıcı yöntemler yerine uzlaşmacı bir yaklaşım, mükellef-devlet ilişkisini olumlu yönde etkiler.
Pratikteki Uygulamalar ve Örnekler

Örneğin, bir işletme 2025 Mart ayı itibarıyla 200.000 TL’lik katma değer vergisi borcuyla karşı karşıya kalmış olsun. İşletme, likidite oranının 0,5 çıkması nedeniyle "çok zor durumda" kabul ediliyor ve tecil talebinde bulunuyor. Vergi dairesi, %10 peşinat (20.000 TL) ödenmesi koşuluyla borcun 12 ayda taksitlendirilmesine karar veriyor. Yıllık %48 tecil faiziyle, aylık taksit tutarı yaklaşık 18.000 TL olarak hesaplanıyor. İşletme, bu plana uyduğu sürece haciz riskinden kurtuluyor.

Sonuç

6183 sayılı Kanunun 48. maddesi, kamu alacaklarının tahsilinde esneklik sağlayan önemli bir düzenlemedir. Tecil ve taksitlendirme, borçluların mali yükünü hafifletirken devletin alacaklarını güvence altına alır. Ancak uygulamanın etkinliği, borçluların ödeme disiplinine ve yetkili makamların doğru değerlendirmelerine bağlıdır. 2025 itibarıyla, Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından yayımlanan rehberler ve iç genelgeler, bu sürecin şeffaf ve erişilebilir olmasını sağlamaktadır. Borçluların bu imkândan faydalanabilmesi için mali durumlarını doğru belgelemeleri ve başvuru süreçlerini titizlikle takip etmeleri büyük önem taşır.

881 kişi görüntüledi

6183 Sayılı Kanunun 48. Maddesi Kapsamında Tecil ve Taksitlendirme Uygulaması

Sosyal Medya'da Paylaş

PAYLAŞ PAYLAŞ